Ek Bütçe ve Ek zam istediler!
Sinop KESK Şubeler Platformu tarafından geçtiğimiz Perşembe günü (16 Temmuz 2020) saat 18.00’de ilimiz Uğur Mumcu Meydanı’nda Dünyaa’yı ve ülkemizi etkisi altına alan korona virüs nedeniyle alınan tedbirlerin yavaş yavaş kaldırıldığı ve normalleşmeye geçildiği şu günlerde KESK Sinop Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Kadir Demir tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasında ‘Emekten, halktan yana bir normalleşme istenildiği belirtildi.
Yapılan basın açıklamasında kısaca şu ifadelere yer verildi;
‘AKP-MHP İktidarı sermaye çarklarının dönmesi için “yeni normalleşme” sürecine girildiği iddiasıyla pandemi ile ilgili alınacak tedbirleri bir tarafa bırakıp toplumsal muhalefeti bastırmak için her fırsatı kullanmayı siyasetinin esası haline getirmiş bulunmaktadır. Henüz pandemi ile ilgili ilaç, tedavi, aşı vb. koruyucu tedbirlerle ilgili ne dünyada nede Türkiye’de anlamlı bir gelişme yokken, sermayenin azalan karlarını yükseltmek, pandemi nedeniyle ortaya çıkan sosyal maliyetlerden kendini uzak tutmak için faturayı da yoksullara, emekçilere ödetme siyaseti sürdürülmek istenmektedir.
Hepimizin bildiği üzere Haziran ayına ilişkin resmi enflasyon verileri açıklandı. Tüm dünyayı saran pandemi süreci ile artan hayat pahalılığı TÜİK enflasyon rakamlarına yine yansımadı. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Haziran ayı enflasyon verilerine göre enflasyonda aylık %1,13, altı aylık %5,75, yıllık %12,62 artış gerçekleşmiştir. TÜİK pandemi sürecinde başta gıda fiyatlarında olmak üzere yaşanan astonomik artışları yine görmezden gelmiş, üstelik TÜİK’e göre Haziran ayında gıda enflasyonu %1,60 düşmüştür! TÜİK’in enflasyon rakamlarının açıklanmasının hemen ardından iktidara yakın medya her zaman olduğu gibi yine “Memura üç zam birden”, “en düşük memur maaşı …TL” oldu türünden kamuoyunu yanıltıcı “müjde” manşetleri atmıştır. Oysa ki milyonlarca insan sokakta, pazarda, mutfakta karşılaştığı hayat pahalılığı ile TÜİK enflasyon verileri arasında uçurum olduğunu, TÜİK’in pandemi sürecinde yaşanan işsizliği bile hesap oyunları ile nasıl düşük gösterdiğinin farkında olmakla birlikte TÜİK ‘in enflasyon hesabında dar gelirlilerin, emekçilerin gelirlerinin yüzde altmış beşini harcadığı gıda ve konut (kira, elektrik, su, doğalgaz vb) giderlerini yarı yarıya düşük gösterme başta olmak üzere rakamlara takla attırarak kamuoyunu yanıltmaya çalıştığını tüm vatandaşlar görmektedir. Dolayısı ile siyasal iktidarın siparişine göre rakam açıklar hale gelen TÜİK verilerine artık itibar eden kalmamıştır.
Yaşanan gerçek enflasyonun TÜİK aracılığı ile perdelendiği koşullarda çalışanların satın alma gücünü, refah durumunu görmek için ilk bakılacak şey o ülkede yaşanan açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarıdır. Bu gün TÜİK verileri dikkate alınarak milyonlarca kamu emekçisinin %4 maaş zammına ek olarak %1,75 ‘lik enflasyon farkı verilerek bununla yetinmesi beklenmektedir. Dolar kuru ve altın fiyatları ile kıyaslandığında toplu sözleşmelerle sefalet oranında artırılan maaşlarımızın yaşanan hayat pahalılığı karşısında ne kadar eridiği çok daha net olarak ortaya çıkmaktadır. Bu koşullarda maaşlarında %4 “toplu sözleşme” artışı ve buna ek olarak %1,75 enflasyon farkı yansıtılan kamu emekçilerine “sefalete devam” denilmektedir.
Oysa içinde bulunduğumuz olağanüstü koşullarda 4 milyon 400 bin aileye adeta sadaka verircesine bir defaya mahsus bin lira ödenen, 4 milyon işçiye ise kendi fonundan asgari ücretin yarısı kadar ücretsiz izin ‘desteği’ aktarılan, “çarpan etkisi ile şişirilerek halka yıkılan, patronların neşeni yerine getiren paketler çözüm değildir.
Gerçek nprmalleşme için;
Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına ve özelleştirme soygununa son verilmesini,
Bütçe hakkımız önündeki engellerin kaldırılmasını,
Ülke kaynaklarının kullanılmasında herkese ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir, anadilinde bir kamu hizmeti sağlanmasına öncelik verilmesini,
Başta salgın koşullarından en çok etkilenen kadınlara olmak üzere, herkese yaşanabilir bir ücret düzeyinin altında olmamak üzere “temel bir yurttaşlık geliri” sağlanmasını,
Bütçede toplumsal cinsiyet eşitliğinin temel alınmasını,
Ücretli kesimler olarak bizlerin omuzlarına yıkılan vergi adaletsizliği yükünün hafifletilmesi için; gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesini -tüketimden alınan dolaylı vergilerin düşürülmesini-kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını-asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını,
Toplumun en zengin %1’lik kısmının Milli Gelirin %54’üne el koyduğu, geri kalan %99’un payına ise Milli Gelirin sadece %46’sının düştüğü adaletsiz tabloya son verilmesi için belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını,
Geçsek de geçmesek de, hizmet alsak da almasak da otoyolların, köprülerin, şehir hastanelerinin müteahhitlerine parası bizim cebimizden çıkan hazine garantilerine son verilmesini,
Temel tüketim maddelerine son bir yıl içinde yapılan zamların geri alınmasını, söz konusu maddelerden alınan KDV’nin sıfırlanmasını,
Yoksulluk sınırı altında geliri olan hanelerin elektrik, doğalgaz, su, internet giderlerinin pandemi tehdidi ortadan kalkıncaya kadar Hazineden karşılanmasını,
Ülke kaynaklarının daha fazla silahlanma için değil, barış ve demokrasi için kullanılmasını,
Yaşanan hayat pahalılığı karşısında çoktan hükmünü yitirmiş olan 2020-2021 yıllarını kapsayan ‘toplu sözleşme’nin iptal edilmesini,
Başta ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerle, evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu pazarlık sistemine geçilmesini,
Yaşamaya devam ettiğimiz mali kayıpların maaşlarımıza yapılacak ek artışlarla telafi edilmesini, maaşlarımızda yapılacak artışlarda yaşanan gerçek hayat pahalılığının-yoksulluk sınırında yaşanan artış oranının temel alınmasını,
İş güvencemizi ortadan kaldırmayı hedefleyen her türlü güvencesiz istihdam uygulamasına son verilmesini, herkese güvenceli iş ve güvenli gelecek sağlanmasını,
Kıdem tazminatı fonu, zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) dayatmalarından vazgeçilmesini, yıllardır tahrip edilen kamusal sosyal güvenlik ve emeklilik sistemimizin güçlendirilmesini,
Ve tüm bu talepleri içeren EK BÜTÇENİN hiç vakit kaybetmeksizin hazırlanarak hayata geçirilmesini TALEP EDİYORUZ’ Denildi.
Haber Merkezi