Cami; İnsanı Kendi Kalbi İle Yüzleştirir Ve Alemlerin Rabbi İle Buluşturur
Sinop Kültür Merkezinde İl Müftülüğü tarafından “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” nedeniyle düzenlenen “Cami ve Hayat” konulu konferans yoğun katılım gerçekleşti.
Program İstiklal Marşının ardından Sinop İl Müftülüğü Din Hizmetleri Uzmanı Yusuf Sözen’in Kur’an-ı Kerim Tilaveti ile devam etti.
Diyanet İşleri Başkanlığının hazırlamış olduğu “Cami ve Hayat ” konulu sinovizyonunun izlenilmesinin akabinde program açış konuşması yapan Sinop İl Müftüsü Ali Hayri Çelik şunları belirtti “Rasülüllah (sav) Efendimiz Medine-i Münevvere’de Mescid-i Nebevi’yi belli zamanlarda ibadet için açılan yer olarak değil, bütün işlerin yürütüldüğü, bütün görüşmelerin yapıldığı Eshab-ı Kiram Efendilerimizin ilim halkalarının zuhur ettiği yerlerdi. İslam beldeleri hep camilerini etrafında kurulmuş. Camiler merkez alınmıştır. Camiler ve mescitler şehirlerin sembolleri olmuşlardır. Camiler şehirlere ruh ve kimlik kazandırı. Şehrimizden Alaaddin camii’ni kaldırdığımızı var sayalım veya Edirne deki Selimiye Camii’nı kaldırdığımızı var sayalım Şehrimizin ve Edirne’nin manevi havası gider. Camilerimizi bizlerin özgür olduğu nefse ve şeytana esir olmaktan kurtulduğumuz Rabbimize kul olmak için gayret ettiğimiz yerledir.”dedi.
“Cami ve Hayat” konulu konferansa başlayan Diyanet İşleri Başkanlığı Uzmanı Mustafa Irmaklı “İnsan üç şey ile hayata başlar” diyerek başladığı sözlerine şöyle devam etti “İnsan peygamber ile hayata başlar, insan aile ile hayata başlar ve insan mabed ile hayata başlar. Rasülullah (sav) Efendimiz Mekke-i Mükerreme’den Medine-i münevvere’ye hicret ettikten sonra yaptığı ilk işlerden bir tanesi Mescid-i Nebevi’yi inşa ettirmek olmuştur. Mekke-i Mükerreme’de Müslümanların namazgahları var, lakin bir mabed fonksiyonunu icra edemediği için belki de hicret söz konusudur. Hicret sebeplerinden bir tanesi de belki de budur. Rasülüllah (sav) Efendimiz Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye hicret ettiği tarihten 630 yılına kadar olan zamanda İslam Coğrafyası 3.000.000 km² sahipti. Dört Halife dönemi sonunda İslam Coğrafyası 8.500,000 km² ulaşmıştır. Bir asır sonrasında da 13.000,000 km² ulaşmıştır. Dünya tarihinin hiçbir döneminde bu kadar kısa sürede bu kadar köklü ve ahlak inkılabı yoktur. bakıldığında bu kadar kısa zamanda bu kadar yere sahip hiçbir devlet yoktur. Afrika’nın en uzak adası Madagaskar da tespit edilen 20 civarında sahabe-i kiram var. Çin’in başkenti Pekin’de hala ibadet edilen dört halife döneminde yapılan bir mescit var. Veda hutbesinde bulunan sahabe-i Kiram efendilerimizin %90 Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere dışında metfun. Bunları sebebi de kaynağı da Mescid-i Nebi’dir. Mescid-i Nebi İlim merkezi, ibadet merkezi, bütün devlet işlerinin görüldüğü alanlardır. İslam’da şehirler cami merkezli inşa edilmiştir. Hayat cami merkezli inşa edilmiştir. Medne-i Münevvere’nin pazarı ,mezarlığı ve mescidi üçü aynı yerdedir. Mezarlığa bakıyorsunuz sizie ahireti hatırlatıyor. Müslüman yaptığı olumlu ve olumsuz hareketin karşılığının olduğunu hatırlayarak hayatını ona göre tanzim ediyor. Diğer tarafa bakar mescid oda kişiye Allahü Teala’ya kulluk vazifelerini yerine getirmesi gerektiği hususunu hatırlatır. İşte bu ahlak sayesinde yetişen tüccarlar Müslümanların üç kıtada İslam’ın yayılmasına sebep olmuşlardır. İslam’ın en güzide nesli Mescid’i Nebide yetişmiştir. Hukuku ele alalım tarihin en büyük hukukçusu Hz. Ömer (ra) Mescid’i Nebevi’de yetişmiştir. Ahlakı felsefesi ile pratikleri ile ele alırsak
tarihin en büyük ahlakçısı Hz. Osman (ra) dır. Hangi erdemden bahsedersek bahsedelim bunun en güzel örneğini sahabe-i kiram efendilerimizden görüyoruz. İşte sahabe-i kiram Efendilerimiz de Mescid-i Nebevi’de yetişmiştir. Bir mescitten güzde bir nesil yetişti. Bir mescitten bir toplum bir medeniyet inşa edildi. işte biz yeniden mescitlerin camilerin eski fonksiyonlarını kazanmalarını istiyoruz. Elbette camiler ibadet merkezi Allah’a kulluk yapma merkezidir. İbadert Müslümanın hayatını dizayn eden bir tercihtir. İnsanın önünde iki seçenek vardır. Ya Allah2a kul olacak ya da eşyaya kul olacak. Eğer kul Allah’a kul olmaz ise eşyaya makama şörete vs. kul olur. Mescitler insanları Allah’a kul olmasını sağlayarak eşyaya kul olmalarının önüne geçerek özgür olmalarını sağlar. Cami Müslümanların insan ve evrene bakışının somutlaştıran bir ahlak merkezi olmuştur. İnsanlar arası suni bütün farklılıkların sıfırlandığı bir mekan merkezidir. Omuz omuza yan yana Hadisi Şerifte beyan edildiği gibi bir tarağın dişleri gibi yan yana bir evin tuğlaları gibi omuz omuza bunun isbatı da camilerdir. Hz. Şuayb (as) kavmi gelip ne diyor? “senin kıldığın namazlar mı senin bu söylediğini yaptırıyor? Kıldığın namaz yüzünden atalarımızın geleneğine ve putlarımıza karşı çıkıyorsun ?” Hz.Şuayb (as) ahlakı ile davranışı arasında bağlantı kuruyor kavmi. İnsanlar arasında bu ilkel farklılıkları kaldıran yegane yerdir camilerimiz. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Hakim’in “Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur” imar etmek sadece fiziki yönden imar etmek değildir. Mescidin değerlerini ve ahlak boyutunu içeren bir husustur. Caminin ifade ettiği anlamı ayakta tutmak demektir. Caminin iki temel fonksiyonu var. Biri insanı kendi kalbi ile yüzleştiriyor. Diğeri alemlerin Rabbi ile buluşturuyor.”dedi.
Sinop Vali Yardımcısı Murat Girdin’in Diyanet işleri Başkanlığı uzmanı Mustafa Irmaklı’ya Sinop iline özgü kotra takdiminin akabinde program sona erdi.
Programa Sinop vali Yardımcısı Murat Girgin,Diyanet İşleri Başkanlığı Uzmanı Mustafa Irmaklı, Sinop İl Müftüsü Ali Hayri Çelik ,Sinop Defterdarı Naci Günaydın, İl Müftü Yardımcıları Kamil Tuncel,Abdullah Söylemez,Ayşe Gül Gürbüz, STK Temsilcileri, İlçe Müftüleri, Din Görevlileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.